Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Show TV-Habertürk TV-Bloomberg HT ortak canlı yayınında açıklamalarda bulundu. Erdoğan, firari Hakan Şükür ve Arif Erdem'in FETÖ mensubiyetleri dolayısıyla Galatasaray kulübünden ihraçlarının reddedilmesi, ardından da aidat gerekçesiyle üyelikten atılmalarına ilişkin, "Sadece aidata dayalı bir olay olarak değerlendirilmesi bana çok hafif geliyor" dedi. Aidatla atılmayı "süreci geçiştirme" olarak yorumlayan Erdoğan, ihraç taleplerinin reddedilmesinin ardından salonda yaşanan sevinci ise, "çirkin yaklaşımlar" diye değerlendirdi.
18 yaşındaki gençlerimize büyük bir hakaret olarak görüyorum
Yeni sistemde 18 yaşındaki gençlere seçilme hakkının verilmesine ilişkin eleştirileri yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yapılan eleştirileri 18 yaşındaki gençlerimize büyük bir hakaret olarak görüyorum. Kaldı ki 18 yaş olarak sınırlı değildir. Şimdi ise 18-25 yaş arası gençlik bundan istifade edecek. Bu yaş grubunda AB'nin ortalaması yüzde 73. Biz bu işe çok çok geç kaldık. Fatih'e bakıyorsun 21 yaşında çağ kapatıp çağ açıyor. Seçme yaşı olarak 18'i veriyorsun, seçilme olarak vermiyorsun. Bakan olmaya bakıyorsun, 22-25 yaşında bakanlar tanıyorum ben. Niye gençlerimize güvenmiyoruz ya? Diyor ki vekil olacak. Olduktan sonra 2 senede emeklilik hakkını kazanacak. Ayda 10 bin lira maaş alacak ve emekliliğini böyle devam ettirecek. Bir defa 23 yıl prim ödeyecek. Erkeklerde 65 yaşına gelmeden maaş alamaz. Bayanlarda da 60. Ondan önce alamaz. Parlamento görevini askerlikten daha kolay görmüyorum. Kaç kişi burada muaf olacak. 3 kişi, 5 kişi. Burada milletvekiline böyle bir hakkın tanınmasını ben vatani bir görev olarak düşünüyorum" dedi.
"16 Nisan'dan sonra Kasım 2019'a kadar ben zaten görevimin başındayım"
Referandumun ardından hükümetin görevine devam edeceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mevcut anayasada 104. madde. Orada cumhurbaşkanının görev alanları bellidir. Gelecek olanda da bellidir. 5 yıl güvenoyu, millet sandığa gider ve sandıkta kararını verir. Şu anda olduğu gibi. Belki Kılıçdaroğlu'nu rahatsız eden odur. Akşam yat, sabah kalk gensoru yok artık. 16 Nisan'da milletimiz 'evet' derse hükümetler gensoru belasından kurtulacak. Çünkü çalıştırmıyor. İkide bir güvenoyu yok. 5 yılda bir sandığa gelir, millet kal derse kalırsın, değiş derse değişirsin. 16 Nisan'dan sonra Kasım 2019'a kadar ben zaten görevimin başındayım. Bir değişiklik olmayacak. Hükümet de görevinin başında. Şu anda yasalar neyse, yine bu yasalar çerçevesinde adımını atacaktır" ifadelerini kullandı.
"Trump'ın atmak istediği adım engellendi"
Meclis denetimi ille ilgili yapılan eleştirileri Trump örneği ile yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "ABD'de Trump sağlık reformuyla ilgili ne dedi, 'kaldıracağım' dedi. Ne oldu? Kaldırabildi mi? Kendi partisi aleyhte aldığı kararlarla şu anda Trump'ın bu adımı engellendi. Belki de Obama veya onun partisi işbaşında kalsaydı Obama'nın attığı adım devam edecekti. Trump'ın atmak istediği adım engellendi. Denetim gücü var demek. Kendi partiniz de olsa parlamentonun işine gelmiyorsa sizi engelleyebilirler. Bu kurumların hepsi anayasa teminatı altındadır. Bunlarla ilgili 'keyfim elverdi' diye bir şey yok" diye konuştu.
"Cumhurbaşkanının Meclisi fesih yetkisi yok, yalan söyleme"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeni sistemde cumhurbaşkanının TBMM'yi fesih edebileceğine ilişkin sözlerini değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun 18 maddeden haberi yok. Cumhurbaşkanı 5+5 iki dönem seçilir. Cumhurbaşkanının Meclisi fesih yetkisi yok. Dürüst ol, yalan söyleme. Dinleyenler de zannediyor ki cumhurbaşkanının fesih yetkisi var. Böyle bir şeyi niye söylüyorsun? Cumhurbaşkanının Meclisi fesih yetkisi yoktur. Meclisin bir erken seçim yapma yetkisi var mıdır? Meclisin böyle bir karar alma yetkisi var. Ama bunu Meclis alır. OHAL ile ilgili olarak cumhurbaşkanı, tamam OHAL kararı için adım atar. Ama bunu attığı zaman Meclise gider ve Meclis bu OHAL kararını ne yapar, onar veya onaylamaz. Onadığı takdirde OHAL devreye girer. Onaylamazsa devreye girmez. Cumhurbaşkanı kararnamelerinin ne yasa ne de anayasa üzerinde hükmü yoktur. Hakkında anayasal ya da yasal bir madde varsa kararname çıkaramaz cumhurbaşkanı. Güçlü, denetim mekanizması ağır olan bir parlamento var" ifadelerini kullandı.
"Sınırsız başkan yardımcısı atamaktan bahsediyor, böyle çocukça bir yaklaşım olur mu?"
CHP liderinin yeni sistemle cumhurbaşkanının sınırsız başkan yardımcısı atayabileceğine ilişkin iddialarını da yalanlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sınırsız başkan yardımcısı atamaktan bahsediyor. Bin 500'e kadar başkan yardımcısı. Böyle çocukça bir yaklaşım olur mu? Biz 36 bakanla devraldık ve aldığımız 36 bakanla, başbakan dahil 25 kişilik kabine oluştu o zaman. Şu anda da ya 27'dir ya 28. Herkese lütufta bulunan iktidarlar oluşturmadık. Tek başına hükümetin güzelliği burada. Mevcut kabine, mevcut hükümet 2019 Kasım'ına kadar bu işi hayırlısıyla götürecektir. Hükümet kabinede değişiklikler yapabilir, birleştirebilir, şu olur, bu olur. Mevcut hükümetin tasarrufudur. Benim bir tasarrufum yok. Hükümetle bazı görüşmeler yaparak yenilemelere gidilir gidilmez, Sayın Başbakan'la aramızdaki görüşmeyle alakalı bir konudur. Şahsımla tasarruf yapamam" diye konuştu.
27 Mart 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinin üzerinden 23 yıl geçtiği hatırlatılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul gibi bir muhteşem şehre 1994'ün 27 Mart'ında belediye başkanı olarak göreve başlamak mutluluk vesilesiydi. CHP'den devraldık. O zaman İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 2.5 milyar dolar borcu vardı. Sadece finans olayı değil, İstanbul susuzdu, çöp dağları vardı, hava kirliliği vardı. Finans yönetiminin yanında insan yönetimini ele aldık ve tabii insan yönetimiyle finans yönetimi başarılı şekilde ele alınınca süratle mesafe aldık. O zamanlar doğalgaz İstanbul'un geneline yaygınlaşmış değildi. 50 bin haneye ulaşmıştı ve 'süratle hava kirliliğini çözebilmek için doğalgazı yaygınlaştırmak gerekir' dedik ve ana hatları yaygınlaştırmak için adımlarımızı attık. Öbür taraftan çöp dağlarını yok etmeye başladık. Suda bir sektör oluşmuştu. Nasıl benzin istasyonları varsa su satış istasyonları vardı. Plastik bidonlar o ara ciddi manada yaygınlaşmıştı. Çünkü evde su akmıyor. Istranca Dağları'ndan su getirdik" dedi.
"Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notların hiçbirisi tutmadı"
Türkiye'nin ciddi bir sıçramanın içinde olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'de yükselişi bunların kabul etmesi mümkün değil. Büyüme oranlarına bakıyorsun Avrupa ülkelerinden daha iyi konumdayız. Türkiye yatırımlarını durdurmuyor. Bunların işine gelmiyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notların hiçbirisi tutmadı, hiçbirisi Türkiye'ye yatırımı durdurmadı. Kanal İstanbul'a başlayacağız. Bunların altyapısı hazır. Bu adımları atmak için 'tek adam anlayışı' diyorlar ya, o değil. İstişareye dayalı bir otoritenin oluşması önemli. Bu olduğu zaman çift başlılık olmaz. O zaman da netice alırsınız. Avrupa bu gidişimizi kendisi için en büyük tehlike görüyor. Kanal İstanbul'da bunlar hızla devam ediyor" ifadelerini kullandı.
"Beğenirsin beğenmezsin 14 yıldır hizmet verdim, hangi hayat tarzına müdahale ettik?"
İsviçre'de açılan skandal pankart üzerinden 'hayır' oyu verecek olanlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "'Hayır' diye düşünenlere şunu söyleyeceğim. İsviçre'de senin cumhurbaşkanının posterini İsviçre Parlamentosunun önünde sergileyip, şakağına silah dayayan ve o organizasyonu yapan, onların sosyalist partisi ile Türkiye'deki PKK, DHKP-C uzantıları birlikte yapıyorlar ve onların polislerinin nezaretinde yapıyorlar. Ya utanmayacak mısınız? Bunu yapıyorlar ya. Ben senin cumhurbaşkanın olarak, beğenirsin beğenmezsin 14 yıldır hizmet verdim, veriyorum. Yaptığımız hizmetler ortada. Şöyle bir başımızı iki elimizin arasına alalım ya. Ne yaptık? Hangi hayat tarzınıza müdahale ettik? Tam aksine bizim hayat tarzımıza müdahale edildi. Bunları sabırla geçiştirdik. Birçok arkadaşımın kızları, vesaire bu ülkede kendi ülkemde üniversitelerde okuyamadı. İnancı gereği başını örtmek istedi, örtemedi. Kızlarımı mecburen ABD'ye gönderdim. İmkanım vardı gönderdim. Ama bunlar kalmadı. Bütün evlatlarımız istedikleri üniversiteye gidiyor. Kol kola caddelerde her yerde görüyorum. Neydi derdiniz ya? Tutturmuşlar 'tek adam'. Tek adam arıyorsa cumhuriyet tarihine bir bak. Gazi Mustafa Kemal tek başına yönetmedi mi? Biz öyle yönetelim derdinde değiliz. Ama İnönü'yle kavgalıydı. Onlar dahi geçinemediler. Gelelim İnönü'ye. İnönü aynı durumu yaptı ve başbakanıyla geçinemedi" dedi.
"Almanya'da polis araçlarının içinde terör örgütü mensupları oturuyor"
Almanya'nın Bild gazetesinin attığı 'Atatürk' manşeti ve Almanya'nın son dönemdeki tutumunu eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Polis araçlarının içinde terör örgütünün mensupları oturuyor ve oradan teröristbaşının posterlerini sallıyorlar. Araç polis aracı. Elimizde belgeleri var. Kalkıp da BND'nin 'onun arkasında onu görmüyoruz' demesi onu haklı çıkarmaz. 15 Temmuz darbesini sağlıklı şekilde görmeyenin sağlığından şüphe ederiz. Bütün belgeler, her şey içeride. Bütün failler cezaevinde, sen kalkıyorsun arkasında onun olduğunu zannetmiyorum diyorsun. Atatürk'ün hafıza kayıtlarını okuyacak kadar özellikleri mi var? Ne alakası var bunun Atatürk'le. Türkçe öğrenmeye başlamışlar. Bunun, bunlarla alakalı yanı manidar. Atatürk'le bu görüşmeyi nasıl yaptılar? Tam aksi ben desem ki Atatürk kalksa bu düzenlemeye kendisi de böyle yaşadığı için evet derdi. Çünkü Atatürk bizim yapmak istediğimizi yaptı. İnönü ile geçinemedi. En önemli mesai arkadaşıydı. O da damdan düşenlerdendi" ifadelerini kullandı.
27.03.2017 23:13:12