“Dünya Arı Günü’nün amacı; arıların insanlık ve dünya için taşıdıkları önemin toplumda farkındalığının oluşmasını sağlamaktır. Arıların ekosistemin ve buna bağlı olarak biyoçeşitliliğin korunmasında, hızla artan dünya nüfusunun sürdürülebilirliğinin sağlanmasında hayati derecede önemli bir rol oynadığını anlatan Ödül, "Albert Einstein'nın 'Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır' değerlendirmesi, bu önemin ispatı niteliğindedir. Arı varsa hayat var demektir. Tozlaşma, bitkiler dünyasında, türlerin devamlılığını sağlar. Yapılan araştırmalar, insanların beslenmesinde önemli bir yer tutan bitki türlerinin %75’i arıların tozlaşması (polinasyon) sayesinde elde edilmekte olduğunu ortaya koymuştur. Tarımsal ürünlerin arılar tarafından tozlaştırılması yalnızca verimi artırmakla kalmaz aynı zamanda ürün kalitesini de yükseltir" ifadelerini kullandı.
"Dünya Arı Günü vesilesi ile yaşanan covid-19 pandemisini de dikkate alarak hastalıkların korunma ve tedavisinde bal, polen, propolis ve arı sütü gibi arı ürünlerinin tüketiminin arttırılması oldukça önemlidir." diyen Ödül, "Bu ürünlerin bakteri, virüs ve diğer enfeksiyonlarla mücadelede bağışıklık sistemimizin güçlenmesine katkı sağladığı bilinmektedir. Ülkemiz sahip olduğu yaklaşık 8 milyon kovan varlığı ile dünyada ikinci sırada, 120 bin ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada altıncı sıralarda yer almaktadır. Fakat kovan başı verim bakımından ülkemiz dünyada 17. sırada yer almaktadır. Bir kovandan elde ettiğimiz bal üretimi şuan ortalama 13-14 kg olmakla beraber hem üretim mevsiminin uzun olması hem de çiçeklenmenin ülkemizde arıcılık için oldukça avatanjlı olmasından dolayı kovan başı ortalama üretim miktarımız 30 kg civarı olmalıdır.” değerlendirmelerinde bulundu.
Arıcılıkta bütüncül ulusal stratejilere ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Ödül, şunları kaydetti:
" Hedeflenen miktarda bal ve diğer arı ürünleri elde edebilmek için Kamu, Akademi, STK'lar ve özel sektör işbirliği ile ulusal ve yerel arıcılık sektörel durum tespit edilmesi amaçlanmalı ve tespitler ışığında stratejiler ortaya konulmalıdır. Arı sağlığını tehdit eden onlarca hastalıkla mücadele amacıyla planlar hazırlanmalıdır. Ülkemizin yerel arı ırkları tespit edilerek tescillenmeli, tescil edilen ırklardan yüksek verim alabilmek için ıslah çalışmaları yapılarak kovan başı verim artışı sağlanmalıdır. Çiftçi-Arıcı koordinasyonu daha da geliştirilerek arı varlığı tehdit etmeyecek bir biçimde, bilinçli ilaçlama çalışmalarının yürütülmesi gerekmektedir. Arı yetiştiricilerinin düzenlenecek eğitim çalışmalarıyla teknik bilgi ve becerileri arttırılmalı ve arıdan alınan ürün sayısının arttırılması ile profesyonel arıcılığın önü açılmalıdır. Ülkemizde yerel arı ırkları arasında en değerlilerinden olan Kars, Ardahan bölgemize has Kafkas arı ırkının tescili 2004 yılında yapılmıştır. Bölge iklim ve coğrafyasına adapte olmuş, çalışkan ve uysal bu arı ırkı anatomik avantajları sayesinde nektarlardan en üst düzey faydalanması ile öne çıkar. Kafkas Arı ırkının ıslah çalışmalarına ivedilikle başlanması ve bu ırkın ülkemizin başka bölgelerinden bölgemize gelen arı ırkları ile karışmasının önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin alınması oldukça büyük önem arzetmektedir.
Arıların geleceği insanlığın geleceği demektir. 20 Mayıs Dünya Arı Günü’nün bu mucizevi varlıklar için bir farkındalığa vesile olmasını temenni ediyor, ülkemiz, mesleğimiz, sektörümüz ve yetiştiricilerimiz için önemli katkılarının olmasını diliyor, bu anlamlı günü kutluyorum."
20.05.2021 18:00:00