Kars Güncel- Kars'ın Kağızman ilçesine bağlı Paslı köyünde kaybolduktan 7 gün sonra cesedi bulunan 9 yaşındaki Sedanur Güzel'in öldürülmesiyle ilgili yargılanan Ertan Bozkurt ve Ahmet Bilen'in ağırlaştırılmış müebbet ve 39'ar yıl hapis cezasına çarptırılması, küçük kızın ailesini sevindirdi. Kızlarının mezarı başına koşan aile, hak edilen cezanın verildiğini ancak idamın getirilmesini istedi. Kızının hemşire olma hayalini gerçekleştiremediğini anlatan Handan Güzel, "Kızımın dileği kabul olmadı. Kızım hemşire olacağım diyordu. Kızımın hemşireliğini göremedim. Kardeşi her gün ağlıyor. Benim kızım gelinlik yerine, kefen giydi" dedi.
Kağızman'a bağlı Paslı köyünde yaşayan Handan ve Abdullah Güzel çiftinin büyük çocuğu Sedanur, 16 Eyül 2018 günü evinin önünden kayboldu. Sedanur'dan haber alamayan aile, köylüler ile birlikte kızlarını aradı, ancak sonuç alamadı. Bunun üzerine aile, jandarmaya haber verdi. Paslı Esin Çağdaş İlkokulu 3'üncü sınıf öğrencisi olan Sedanur Güzel'in bulunması için güvenlik güçleri seferber oldu. Jandarma Arama Kurtarma ekipleri, 23 Eylül günü köye 1 kilometre uzaklıkta, kayalık ve çalılık alanda, küçük Sedanur'un cansız bedenini, üzeri taşlarla örtülü halde buldu. Sedanur Güzel, otopsi sonrası köyünde gözyaşları arasında toprağa verildi.
Sedanur'un ölümüyle ilgili gözaltına alınan aynı köyde yaşayan Ertan Bozkurt (37), Ahmet Bilen (34) ve Himmet Uç (47) 28 Eylül'de tutuklanarak cezaevine konuldu. Kars T Tipi Cezaevi'nde kalan 3 sanık güvenlik nedeniyle Diyarbakır'daki cezaevine nakledildi.
Tutuklu sanıklar hakkında açılan ve güvenlik nedeniyle Yozgat 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dün karar duruşması yapıldı. Tutuklu sanıklar duruşmaya Diyarbakır 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan, Sedanur'un annesi Handan ve babası Abdullah Güzel ise Kağızman Ağır Ceza Mahkemesi'nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile bağlandı. Ertan Bozkurt ve Ahmet Bilen, 'kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'cinsel istismar' suçundan 30'ar yıl, 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan da 9'ar yıl hapis cezasına mahkum edildi. Beraat kararı verilen Himmet Uç ise tahliye edildi.
ANNE- BABA SEDANUR'UN MEZARINA KOŞTU
Karar sonrası anne Handan ve baba Abdullah kızlarının mezarına koştu. Acılı aile Sedanur Güzel'in mezarını öperek katillerinin hak ettiği cezayı aldığını söyledi. 'Bir gül idim açmadan soldum. Muradıma ermeden melek oldum' diye not yazılı mezarın her iki tarafına da küçük kızın ölmeden önceki son 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında gösteride kullandığı yazmalarını asıldığı görüldü. "İçin rahat olsun güzel kızım, sen yerinde rahat uyu" diyen anne Handan Güzel, mezardaki fotoğrafını öptü.
Sedanur'un acısını hala yaşadıklarını belirten baba Abdullah Güzel, kızları 7 yaşındaki Nuran ile 5 yaşındaki oğulları İbrahim'in de psikolojisinin bozulduğunu söyledi. Baba Abdullah Güzel, "Adalet yerini buldu. Bu ceza az, idam edilsinler istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum. Bunları desteklemesinler, bakmasınlar. 9 yaşındaki günahsız çocuk istismara uğramasın artık diyorum. Zor bir süreç oldu. Ağlayamıyorum, içime atıyorum. Zoruma giden benim kapımdan götürüp bu hale koydular. Vicdansızlık. Yeter artık, bu tür olaylar olmasın artık" dedi.
ANALAR AĞLAMASIN, CİĞERLERİ YANMASIN
Kızının kazağını hala sakladığını, kokusunun gitmemesi için yıkamadığını belirten anne Handan Güzel ise şunları söyledi: "Kızımın acısı içimde, bir yandan seviniyorum, bir yandan üzülüyorum. Hak ettikleri cezayı aldılar. İnşallah oradan çıkamazlar. Cumhurbaşkanıma sesleniyorum. Çocukları istismar edenleri ve öldürenleri yaşatmasınlar. Ben kızımın kazağıyla yatıp kalkıyorum. Kızımın mezarına gidemiyorum. Vicdan azabı çekiyordum. Bu küçük çocuklara, yavrulara kıymasınlar. Analar ağlamasın, ciğerleri yanmasın yeter. Anaların yürekleri dağlanmasın. Leyla öldürüldüğünde acaba dedim, annesi taş mıdır, yüreği nasıl dayanıyor? İnsanın evladını nasıl oluyor da aç susuz bırakıp öldürüyorlar. Kendi kendime söylüyordum. Allah'ım sen bizim çocukları koru diyordum. Bilmiyordum ki benim başıma da böyle bir olay gelecek, ben de böyle bir olay yaşayacağım, ben de böyle bir evlat kaybedeceğim. Allah düşmanıma vermesin. Çok zor, Eylül'e bakıyordum üzülüp ağlıyor, Allah'ım sen kimseyi evlat acısı ile sınama diyordum. Leyla'nın annesi de gelmişti. Ben de onu ziyarete gittim. O derdini bana anlatıyor, ben ona anlatıyorum. Bu kızımızdan sonra nice tacizler oldu, nice kız çocukları gitti. Ayşe mi, Ecrin mi diyelim, bir sürü kız çocuklar. Bu çocuklara niye kıyıyorsunuz vicdansızlar. Ne yapmışlar. Bir düşmanlığınız olsaydı gelip beni vursaydınız. Buna kıymasaydınız. Onlarca çocuk, onlarca kadın öldürülüyor. Onlarca ana yanıyor. Yakmayın, sesleniyorum elinizi vicdanınıza koyun. Yeter deyin, bir idam olsun, tek bir kişi idam edilsin, anaların yüreği yanmasın. Etmeyin bu zulmü, analara da yazık. Biz nice haberler izliyoruz. Nice tecavüz olayları görüyoruz. Çocuklara kıymayın, yazık, günah. Ben kızımı gelinlikle görmek istedim. Kızımı okulda görmek istedim. Kızımın karnesi ile gelmesini istiyordum. Kızımın dileği kabul olmadı. Kızım hemşire olacağım diyordu. Kızımın hemşireliğini göremedim. Kardeşi her gün ağlıyor. Benim kızım gelinlik yerine kefen giydi. Tam seviniyordum. Kızım bana yetişti, yoksullukla büyüttüm. Ben onu 6 ay sırtımda taşıdım. Nasıl kıydın be vicdansız. Elin kırılaydı yapmasaydın. Onun bir bağrışına, bir sesine nasıl kıydın. Allah'tan korkmadın mı?"
12.01.2020 19:10:00