CHP'nin Avukatı Atilla Kart, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) oylama devam ederken saat 16.10-16.15 civarında tüm sandık kurullarına, il ve ilçe seçim kurullarına ulaştırdığı 16 Nisan 2017 tarih 560 sayılı idari işlemine yönelik Danıştay nezdinde baş
Başvurunun yasal ve anayasal dayanağına ilişkin Kart, "Anayasanın 79.maddesine göre 1. fıkrasına göre yargı organları, burada kastedilen YSK'dır, seçimlerin genel yönetimi ve denetimiyle sorumludur. Denetimden kasıt oy tasnifi bitmiştir, oy kullanımı bitmiştir, tasnif yapılmıştır. O tasnif aşamasında ilçe ve iller üzerinden gelen YSK'ya intikal eden itiraz veya şikayet yoluyla intikal eden o talepler hakkında YSK adeta bir yargı organı gibi değerlendirme yapar ve bir karar verir" şeklinde konuştu.
Sandıkların kapanmasından, oy tasnifi yapılmasından evvel yapılması gerekenlerin 298 sayılı kanunun 77. maddesi 98. maddesi ve 101. maddesinde anlatıldığını aktaran Kart, "YSK'nın oylama devam ederken saat 16.10-16.15 civarında tüm sandık kurullarına, il ve ilçe seçim kurullarına ulaştırdığı 16 Nisan 2017 tarih 560 sayılı işlemine yönelik olarak idari işlemine yönelik olarak yargı merci olan Danıştay nezdinde davamızı açtık, bu başvuruyu yaptık. Burada tam kanunsuzluk hali söz konusu. Hukuka ve yasaya aykırılıktan söz etmiyorum. Yok hükmünde olan idari bir işlemden söz ediyorum. İnanıyoruz ki Türkiye Cumhuriyetindeki anayasal kurumların büyük ölçüde işlevini kaybetmesine rağmen biz halen Türkiye'de bu temel gerçekleri ifade edecek yargı mercilerinin bulunduğuna inanıyoruz. O yargı mercilerinin de Türkiye'nin barışına, demokrasisine sahip çıkma sorumluluğu olduğuna inanıyoruz" açıklamasında bulundu.
"Orada talebimiz kabul edildiği takdirde Danıştay'ın gerekçesi önemlidir" diyen Kart, şunları kaydetti:
"Yaptığımız başvurunun niteliğine göre gerekçe çok açıktır. Mühürsüz olduğu açık olan, geçersiz olduğu sabit olan o oyların, mutlaka bu nasıl anlaşılacak? Bu mutlaka yeni baştan bir tasnifi gerektirir. Öncelikle tasnifi yapılması gereken sandıkların olduğunu biliyoruz. Geçersiz olan zarflar ve pusulalara yönelik zaten bir tutanak tutmamışsanız o başlı başına hukuki anlamla sakatlıktır. Bilinçli olarak ya da bilinçsiz olarak çoğu zaman işlem kavramıyla karar kavramı birbirine karıştırılıyor. Yaptığımız başvuru idari işleme karşıdır. Yargısal denetim niteliğindeki karara karşı değildir. O sebepledir ki, yaptığımız başvuruda, yapılan başvurunun kesin sonucuna kadar yürütmenin durdurulması talebinde de bulunduk. Danıştay'a yaptığımız başvuruya esas alarak YSK Başkanlığına o dilekçeyi ilgi tutarak ayrıca bir dilekçe verdim. Bu durumu izah ettik dilekçede. Bu karar netleşmeden YSK'nın seçim sonuçlarını kesinleştirmemesi gerekir. Bu kesinleştirmenin yapılmaması anlamında yürütmenin durdurulmasını talep ettik. YSK, bu kadar açık ihlale rağmen, tam kanunsuzluk olgularına rağmen seçimin sonucunu kesinleştirme yoluna gittiği takdirde daha evvel yapmış olduğu anayasal ihlali daha da ileri boyutlara taşımış olacaktır, yeni bir anayasal ihlaline yol açmış olacaktır."
AYM ve AİHM'e şu anda da başvuru yapılabileceğini söyleyen Kart, " Bizim yaptığımız başvurunun bireysel başvuru kapsamındaki başvurularla ilgisi yok. Yaptığımız başvuru tümüyle idari işleme yönelik olarak o yasal ve anayasal çerçevede yaptığımız bir başvurudur. Buradan bu kadar net olan olgulara rağmen olumsuz bir karar çıkması halinde bu karara karşı da tüm kanun yolları hem iç hukuk ve uluslararası hukuk anlamında değerlendirme yapılacaktır" ifadelerini kullandı.
Hayır oyu veren vatandaşlardan mühürsüz oy kullananların da olduğunu belirten Kart, "Hem 'evet' hem 'hayır' oyu veren vatandaşlarımızın iradesine sahip çıkıyoruz" dedi.
Kaynak:İHA/Pelin Üzek - Nurullah Geylani