Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ile stratejik anlamda ilişkilerin sağlıklı yürümediğini belirterek, "Temennim fazla gecikmeden Sayın Trump'la görüşmek" dedi.
ABD'nin yeni başkanı Trump ile göreve başladıktan sonra görüşecek misiniz, takvim var mı?
Telefon görüşmesini ilk akşam yapmıştık, elbette resmi ziyaretimizi de yapalım istiyoruz. Dışişleri Bakanlığımızın bu konudaki çalışmaları sürüyor. Temennim fazla gecikmeden bu görüşmeyi yapabilmektir. Şu an itibarıyla stratejik anlamda ilişkilerimiz çok sağlıklı yürüyor mu? Hayır. İki NATO ülkesiyiz ama, Ortadoğu meselesinde iki NATO ülkesine yakışır bir dayanışma içinde olduğumuz da söylenemez. Sayın Trump'ın NATO ile ilgili yapmış olduğu bazı açıklamalar da var, bunlar neyi kapsar neyi kapsamaz bunu ikili görüşmemizde çok dahi yakından öğrenmiş olacağız. Suriye'de de Libya'da da şu ana kadar bizim istediğimiz atılımı ortaya koyabilmiş değil.
Astana zirvesinde alınan kararlar konusunda da yüz yüze görüşmeden önce bir telefon görüşmesi söz konusu olabilir. El Bab'daki gelişmeler malum, Mümbiç ve Rakka olayı var. Bizim burada eli bağlı durmamız mümkün değil, atılması gereken adımları bir an önce atmamız gerekiyor.
Bir de savunma sanayi meselesi var. Bugüne kadar attığımız müşterek birçok adımlar vardı, bundan sonraki süreçte acaba müşterek yatırımlarla mı bir yola gideceğiz yoksa 'sen pazar ben tüccar mantığı' ile mi gidilecek?
FETÖ'nün terörist başıyla ilgili konu, ABD görüşmelerinde nasıl ele alınacak?
Bu meselenin görüşeceğimiz en önemli konulardan biri olacağı muhakkak. Verdiğimiz dosyaların, klasörlerin -85 koli verdik- akıbetini soracağız, şu anda soruşturulmakta olan dosyaları da göndermeye devam edeceğiz.
15 Temmuz'dan bu yana hangi noktaya geldik, içimiz rahat uyuyabilir miyiz? İtirafçılarla ilgili değerlendirmenizde 'itiraflarına dikkat edilmeli' dediniz, açar mısınız?
Bizim güzel sözümüz var: Su uyur düşman uyumaz! Bunlar bu milletin, bu vatanın düşmanları. 248 şehit verdik, 2193 gazimiz var. Biz tüm tedbirlerimizi alıyoruz. Şu anda yargının, güvenlik güçlerimizin yaptığı nedir? Bu anlamda gerekli adımları atmaktır. Burada şu kadar kişi alınsın sonra duralım asla böyle bir şey söz konusu değil. Aynı şekilde OHAL ile ilgili olarak da, şurada keselim diye bir şey de yok. Biz burada netice alana kadar yola devam edeceğiz.
Ekonomik tahribat boyutu da var...
Adamlar ülkemizdeki ekonomik tahribata ilaveten, dünyanın değişik yerlerinde özel kampanyalar da yapıyorlar. Tüm bu ortamda, Avrupa Konseyi'nin, Avrupa Parlamentosu'nun, 'Şunu şöyle yapsanız, yoksa sizinle ilgili bir gözlemci süreci başlatacağız' şeklindeki yaklaşımları da hoş değil. Neticede bu millet kendi göbeğini kendi keser. Şu anda askerimiz de polisimiz de operasyonlarda gayet başarılı bir şekilde süreci işletiyorlar. Demek ki kararlı olunca, isteyince, evvel Allah her şey mümkün.
FETÖ'cü itirafçılarla ilgili değerlendirmenizi biraz açmanızı istemiştik...
İtirafçılar içerisinde elbette samimi olanlar çıkabilir. Ama geneli itibariyle hepsinin samimi oldukları da söylenemez. Aralarında 'Buradan bir şey çıkar mı ya da ben buradan yırtar mıyım' düşüncesiyle itirafçı olmaya kalkmış olanlar da bulunabilir. Bazılarının çok değişik bir şey anlatmaması, bildiğimiz duyduğumuz şeyleri tekrarlamakla yetinmesi de bunu düşündürüyor.
Çok büyük bir şey anlatmıyorlarmış gibi...
Genelleme doğru olmaz. Aldığım bazı haberler itibariyle söylüyorum bunu. Mesela yargı mensubu arkadaşlar, itirafçıların anlattıklarından, önümüzü açacak bazı şeyleri de yakaladıklarını söylüyorlar.
Referandumdan evet çıkarsa, 2019'u beklemeden genel başkanlığa dönecek misiniz?
Öncelikle onu bağlayıcı bir şey aslında yok. Hükümette ya da parlamentoda seçimi erkene almak söz konusu mu? Şu anda öyle bir şey söz konusu değil. Aslolan şey şu: Milletimizin buradaki kararlılığı. Bunu gördükten sonra, bunların değerlendirmesi de yapılabilir. Şu anda görünen o ki, millet kararlı.
TOKİ Madagaskar'da...
"Madagaskar Cumhurbaşkanı Rajaonarimampianina ile kentsel dönüşümü konuştuk. TOKİ'mizin 14 senede 760 bin konut yaptığını anlattım. 'Buralarda konut yapımına girelim. Sen yer tahsisini yap, biz süratle bir artı salon, iki artı salon gibi konutlar yapalım... Bütün mesele devletin alım garantisi. Sen bu konutları, 40 dolar 50 dolar taksitle versen, buradaki insanlar bunları alabilir mi' diye sordum, 'Alırlar' dedi. 'O zaman mesele yok' dedim. 8 ay ile 12 ay arasında konut yapımını hızlandırırız, birkaç yıl içinde şehrin değiştiğini göreceksin' dedim. Afrikalı kardeşlerimizin bu durumda olmalarının bizleri üzdüğünü anlattım. Bu adımları atma konusunda mutabık kaldık.
CHP'NİN İKİ KAPISI VAR: YA GENSORU YA AYM
CHP, Anayasa Mahkemesine gidiyor. Kullandıkları dil de ilginç. 'Evet demek, İslam'a aykırı' dediler...
Bunlar benim başbakanlığım döneminde aynıydı. Bunların iki kapısı vardır: Ya gensoru, ya Anayasa Mahkemesi(AYM). Demokraside yol, halktır, milli iradedir. Bunlar parlamentoda milli iradeyi bile tartışmaya kalktılar ya: 'Her zaman milli iradenin dediği olmaz. Çoğunluğun kararına saygı duyulur diye bir şey yoktur' dediler. Sayın Kılıçdaroğlu 'İslami değildir' diyor. Acaba neyin İslami olduğundan haberi var mı, sormak lazım. Diyor ki, 'Bu işler istişare ile yapılır'. Tamam da sen zaten teklifin karşısında olan bir partisin. Teklifi hazırlayanlar, gerekli istişareyi zaten enine boyuna yaptılar; akademisyenler, siyasiler dahil farklı kesimlerle istişarelerini yaptılar. MHP bir isim, AK Parti bir isim tespit etti, onlar çalıştı, sonunda da parlamentoya önce Anayasa Komisyonu'na geldi. Orada da tartışıldı, ama istişare metodu ile değil, pet şişe atma metodu ile tartışıldı! Bunların istişareden anladıkları da maalesef bu!
OHAL, üçüncü defa uzatıldı. Nisanda referanduma, OHAL ile mi gidilecek?
OHAL ile gidilmesi noktasında sorun yok. OHAL ile gidilmesi çok daha rahat bir zemin de hazırlayabilir. Hükümetin de bu inançta olduğu kanaatindeyim. Çünkü OHAL ile seçim olmaz diye bir şey yok. Hatırlayın biz iktidara gelmeden önce de Türkiye'de OHAL vardı; seçimde OHAL ortamında yapılmıştı. OHAL'i o dönemde biz iktidara geldikten sonra kaldırdık. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde OHAL'in kaldırılmasını istiyorlardı; biz de Sayın Gül'ün Başbakanlığı döneminde birinci ayda hemen OHAL'i kaldırdık. Ben henüz genel başkandım. Bunlar yakın siyasi tarihimizi bilmiyorlar, dünyada ne oluyor ondan da haberi yok. Böyle bir durumla karşı karşıyayız.
İSMAİL KAPAN - TÜRKİYE GAZETESİ