Doç. Dr. Ömer Orkun, kanla beslenen ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi'ne sebep olan kenelere yönelik doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.
Doç. Dr. Ömer Orkun, kanla beslenen ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi'ne sebep olan kenelere yönelik doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.
Yaz mevsiminin gelmesi ve havaların ısınmasıyla birlikten, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olan kene endişesi de arttı.
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Keneler ve Kene Kaynaklı Hastalıklar Araştırma Laboratuvarı sorumlusu Doç. Dr. Ömer Orkun, keneden korunma ve kurtulma yollarına ilişkin doğru bilinen yanlışları anlattı.
Kenelerin dünya genelinde karasal her ortamda görülebilen, kanla beslenen canlılar olduğunu belirten Orkun, her yıl çok sayıda insan ve hayvanın kene kaynaklı hastalandığı veya hayatını kaybettiğini söyledi.
AA’nın haberine göre; kenelere ilişkin dezenformasyonun kene kadar tehlikeli olduğuna işaret eden Orkun, şu ifadeleri kullandı:
“Kırım Kongo Kanamalı Ateşi için çok yaygın kullanılan 'Keneden zehirlendi' terimi aslında çok yanlış. Çünkü bir eklem bacaklının konağını zehirlemesi için zehrinin olması, örümcekler, akrepler ve arılarda olduğu gibi bu zehri aktarması lazım. Kenelerde öyle bir yapı yok."
Orkun, Türkiye'deki KKKA virüsünün ana vektörü ile bazı bölgelerde yüzde 90'ın üzerindeki insan vakalarının sorumlusu kene türünün "Hyalomma Marginatum" olduğunu ifade etti.
Kenelerin insan ve hayvanlara iki "strateji" kullanarak geldiğini, "pusucu kene" denilen grubun, otların üzerinde pasif şekilde bekleyip, temas ettiği insan veya hayvanın vücuduna tırmandığını anlatan Orkun, "KKKA vektörü avcı bir kenedir. Bu kene avını beklemiyor, yerde saklanıyor, çevreden birinin geçtiğini fark ettiği anda çıkıp saldırıyor. Bu tür, insan veya hayvanı metrelerce takip edebiliyor. Tarlanın neresinde olursanız olun sizi bulabiliyor. Keneler yerden yürüyerek gelir. Uçmazlar, ağaçlara tırmanmazlar. Tutunacağı canlının vücuduna ayağından tırmanır." diye konuştu.
Doç. Dr. Ömer Orkun, kenenin tutunmaması için vücutta öncelikle paçalar ile bel bölgesini kapatmak gerektiğini, koltuk altı, saçlı deri ve genital bölge gibi görünmeyen yerlere tutunabilen kene türlerinden ve yol açabilecekleri hastalıklardan vücudu dikkatli şekilde kontrol ederek korunabileceğini kaydetti.
Orkun, vücutta fark edildiği anda keneyle ilgili yapılması gerekenlere ilişkin şu bilgileri verdi:
"Keneyi vücudunuzda tespit ettiğinizde yapılacak en önemli şey keneyi çıkarmak. Maalesef medyada bazı haberlerde 'Keneyi kendi çıkardı öldü, Keneyi kendiniz çıkarmayın' gibi dezenformasyonlar mevcut.
Keneyi çıkarmak profesyonellik istemez. Buradaki esas nokta keneden bir an önce kurtulmak yani sizden kan emmesini engellemektir. Kene vektör bir kene olabilir, hatta içinde virüs olabilir ama siz keneyi çok erken bir zamanda çıkarttığınız için çok kolay bir şekilde hastalıktan korunmuş olursunuz. Buradaki önemli nokta elinize bir şey giyerek, keneyi patlatmadan tek parça halinde çıkarmaktır."
Kenenin patlaması halinde eldeki herhangi bir yaradan ve çatlaktan, içerisindeki virüs veya diğer patojenleri bulaştırma riski bulunduğunu aktaran Orkun, bunun için eldiven giyilebileceğini, cımbız, ip ya da poşet kullanılabileceğini, arazide olunması durumunda hiçbir şey bulunamazsa yaprakla bile kenenin çıkarılabileceğini belirtti.
Kenenin insan vücuduna gömüldüğüne ilişkin söylentilerin de doğru olmadığına işaret eden Orkun, "Kenenin 'vücuda gömülmesi' gibi bir durum yok. Sadece ağzının ucundaki bir yapı vücuda girmektedir. Şayet tam olarak çıkaramayıp, kenenin ağzını koparıp içeride bırakırsanız, bunun size hastalık bulaştırmasıyla bir bağlantısı yoktur. Bu durum birçok vakada kıymık batmasından öteye geçmeyecektir. Çünkü hastalık etkenlerini barındıran organ, kenenin gövdesinde bulunmaktadır.
Kenenin 'anında öldürmesi' gibi bir şey de yok. Çünkü virüs, kene kan emmeye başlar başlamaz hemen tutunduğu canlının vücuduna aktarılmıyor. Bazıları için 48 saat gerekli. KKKA için ise en az 12 ila 24 saat gerekiyor." dedi.
Orkun, Türkiye'de daha önce bu hastalığın görülmediği ve "biyolojik terör"le ülkeye getirildiğine ilişkin açıklamalar yapıldığına da dikkati çekerek, "Bu hastalığı taşıyan kene bizim yerli ve aktif kenemiz. Çok uzun yıllardır burada olan bir kene ve bu canlı için Anadolu habitatı çok uygun. Yani kenenin dışardan gelme gibi bir durumu yok. Buradaki nokta, hastalığı bazı bölgelerde kabul etmemek oluyor. Bu yüzden ciddi ihmaller söz konusu olabilmekte. Bu da insan ölümlerine sebep olabiliyor." dedi.
Orkun, "Türkiye'de kuş gribi vakaları sonrası bazı kuş türleri ve kanatlılar itlaf edildiği için kenelerin arttığı" kanısının da bilimsel hiçbir desteği olmadığını dile getirdi.
Sığırlar ve yaban tavşanlarının özellikle KKKA'nın ana vektörü olan kene grubunun doğadaki varlığını, devamlılığını ve artışını destekleyen konaklar olduğunu bildiren Orkun, "Sığırlar ve yaban tavşanlarını yok edelim" noktasında da olunmaması, bu ve diğer hayvanların rollerinin çok iyi ortaya çıkarılması gerektiğini ifade etti.
Kenelerle ilgili bir başka yanlışı da çiftlik hayvanlarını sağan kişilerin yaptığını belirten Orkun, şöyle konuştu:
"Hyalomma Marginatum, sığırların meme bölgesini çok sever. Çiftlik hayvanlarını sağan kişiler, sağım sırasında gördükleri keneleri çıplak elleriyle patlatıyor. Biz bazı vakaları bu şekilde görebiliyoruz. Kene tutunması olmuyor. Kene size tutunmasa bile içerisinde virüs olan bir keneyi elinizle patlattığınızda gövdesinde bulunan virüsler ellerdeki çatlak ve yaralardan içeri girebiliyor veya gözünüze sıçrattığınızda gözden enfeksiyon kapıyorsunuz. Kenenin kesinlikle bahsettiğimiz doğru yöntemlerle mücadelesi gerekiyor."