Elde ettiği bilgileri yorumlayan Yılmaz, Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen “Dabbetül Arz” ile “Korona” arsındaki benzerliklere dikkat çekti.
KORONA BİR KIYAMET ALAMETİ OLABİLİR
“Tehdit edildikleri şey (ceza günü) başlarına geldiği zaman onlara yerden bir dâbbe çıkarırız da insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını kendilerine söyler.” (Neml, 27/ 82)
Bilindiği üzere Kur’an geçmiş kavimlerin başına gelen felaketleri bir bir anlatır. Hatta kutsal kitabımızın üçte biri bu tarz misaller üzerine kurulmuştur dersek haksız sayılmayız. Kur’an’dan sonra başka bir ilahi kitap gelmeyeceği için Korona gibi tüm dünyayı kasıp kavuran bir felaketle ilgili de kutsal metinlerde bir şeyler olmalıydı.
Tam da bu noktada ahir zamanda, yani kıyamete yakın Allah’ın bir Dabbe çıkaracağı ve bununla insanları cezalandıracağı Neml suresi 82’nci ayette belirtilmiştir. Uzun yıllar boyunca Dabbe’nin ne olacağıyla ilgili çeşitli yorumlar yapılmıştır. Ancak yapılan yorumlar hep askıda kalmıştır, ta ki Korona ortaya çıkana dek.
Dabbe kelimesinin kökenini incelediğimizde şöyle bir şey çıkıyor önümüze:
“Debb ve Debib: Hafif yürüme, debelenme demektir. Hayvanlarda ve çoğunlukla haşerelerde, yani böceklerde kullanılır. İçkinin vücuda yayılması ve bir çürüklüğün etrafına bulaşması gibi, hareketi gözle tespit olunamayan şeylerde de kullanılır. ‘Dabbe’ kelimesi de bundan fail olmak üzere asıl lügatte ‘mâyedübbü’, yani debbeden, hafif yürüyen, debelenen demek olur.”
Dabbe’yi uzunca bir zaman yerden çıkan bir hayvan olarak yorumlamış alimler. Ancak kelimenin kökenine indiğimizde Dabbe’nin gözle görülemeyecek küçük bir varlık olacağı açıkça yazılmıştır. Belki de çok eskiden mikroskop gibi aletler olmadığından alimler Dabbe’yi tam izah edememişlerdir. Daha açıklayıcı olsun diye Hz. Muhammed’in Dabbe ile ilgili bir sözünden faydalanmak istiyorum.
"Dâbbetü’l-arz, Musa’nın âsası, Süleyman’ın mührü yanında olarak çıkacak, mühür ile müminin yüzünü parlatacak, âsa ile kâfirin burnunu kıracak, insanlar sofraya toplanacak, mümin ve kâfir tanınacak.”
Böyle haber veriyor Hz. Muhammed. Burada iki nokta çok önemlidir. Birincisi Musa’nın Asa’sı… Şekil olarak Korona’yı göz önüne getirdiğimizde değneğe benzeyen çıkıntıları olan bir şey çıkıyor karşımıza. İkinci olarak Süleyman’ın mührü… Hz. Süleyman kral bir peygamberdi. Kraliyetin sembolü de mühürdü. Koronavirüs’ün Latince karşılığı Taç demektir. Taç da kraliyetin bir sembolüdür. Virüse Korona ismini veren de Müslümanlar değil Hıristiyanlar olmuştur.
Sadece kelimelerin kökeninden yola çıktığımızda ortaya büyük bir benzerlik çıkıyor. Bu kadarı bir tesadüf müdür? Yoksa başka benzerlikler de var mıdır?
Dabbe’nin asa ile kafirin burnunu kıracağından bahsedilir. Burun kibrin, başkaldırının, dik kafalılığın bir sembolüdür. Burnunun dikine gitmek, burnundan kıl aldırmamak gibi tabirler bunu anlatır.
Korona insanların burnunu nasıl kırdı? Amerika büyük bir devlet… Onun izni olmadan neredeyse yaprak kımıldamıyor. Süper bir güç… Çin yine büyük bir ekonomi. Geleceğin en büyük devletlerinden biri olarak kalacak. Avrupa devletleri her açıdan oturmuş bir sisteme sahip. Her geçen gün zenginliklerine yeni zenginlikler katıyorlar. Rusya hakeza öyle…
Bir virüsün daha bir yılını doldurmadan tüm bu süper güçleri delik deşik edeceğini kim bilebilirdi?! Burnundan kıl aldırmayan bu devletler bir virüs karşısında ne kadar da aciz olduklarını gördüler mi, görmediler mi?
Dabbe ya da Korona o küçücük asaya benzeyen çıkıntılarıyla devasa orduların yapamadığını yaptı mı? Yapmadı mı?
Dabbe’yi daha yakından tanımak için bir de Said Nursi’nin kitaplarına bakalım. Şualar adlı kitabının Beşinci Şua’sında Dabbe ile ilgili şöyle yazar (kitap 70-80 yıl önce yazılmıştır):
“Nasıl ki kavm-i Firavun’a “çekirge âfatı ve bit belası” ve Kâbe tahribine çalışan kavm-i Ebrehe’ye “ebabil kuşları” musallat olmuşlar. Öyle de Süfyan’ın ve Deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana ve Ye’cüc ve Me’cüc’ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfür ve küfrana düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle, arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zîr ü zeber edecek.
o dabbe bir nevidir. Çünkü gayet büyük bir tek şahıs olsa her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir taife-i hayvaniye olacak. Belki âyetinin işaretiyle o hayvan, dabbetü’l-arz denilen ağaç kurtlarıdır ki insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek. Mü’minler iman bereketiyle ve sefahet ve sû-i istimalattan tecennübleriyle kurtulmasına işareten âyet, iman hususunda o hayvanı konuşturmuş.”
Her devirde iyiler olduğu gibi kötüler de vardır. Kutsal metinlere baktığımızda kıyamete yakın Deccal, Süfyan, Yecüc ve Mecüc gibi kötü insanlar ya da akımlar insanları kötülüğe sevk edecekler. Deccal’in insanlara dünyada bir cennet sunacağı ve onunla insanları kandıracağı haber verilmektedir.
Teknolojik gelişmeler sonucu insanlar lüks bir hayat yaşamaya başladılar. Sefahete dalıp tüketmeye başladılar. Tüketim maddi ve manevi olarak yediden yetmişe herkese ulaştı. Dünyada yalancı bir cennet hayatı yaşamaya başlayan insanlar ahireti unuttular. Ve Kur’an’da bahsedilen o eski kavimlerin başlarına gelenler bu devrin günahkârlarının başına da illa ki gelecekti. İşte burada Dabbe ya da Korona denen varlık karşımıza çıkıyor.
Said Nursi, yıllar evvel yaptığı yorumda Dabbe’nin insanın dişinden tırnağına kadar yerleşecek kadar küçük bir varlık olacağını söylüyor. Dabbe bir tek yerde bulunsa her yere ulaşamazdı çünkü. İnsanın kemiklerini sızlatan bu varlık aynı anda çok fazla yerde olmalıydı ona göre.
Korona’nın belirtilerine baktığımızda insanın kanına karışarak tüm vücuda yayıldığını biliyoruz. İnsanın kemiklerini sızlatıyor, büyük bir halsizliğe sebebiyet veriyor, nefes almayı güçleştiriyor.
Said Nursi, kurtuluşun imadan geçtiğini de ekliyor. İmanın yarısı biliyorsunuz ki temizliktir. İnanan insanların günde beş vakit abdest almaları boşuna değildir. Her temiz olan bu hastalıktan kurtulmayacak, ama kurtulanlar temizliğine dikkat edenler olacaktır. Bir de kurtuluşun yolunun şundan geçtiğini söylüyor: “Sefahet ve sû-i istimalattan tecennübleriyle.”
Yani akılsızlık edip lüzumsuz yere, sonunu düşünmeden, zevk ve eğlence için masraf etmekten uzak durmak; zararlı alışkanlıklardan kaçınmak.
Lüzumsuz harcamalardan kaçınmanın önemine dikkat çekiyor Said Nursi. Bilindiği gibi gereksiz harcamalar yapan insanlar ve devletler ekonomik daralmanın yaşandığı bu günlerde büyük krizler yaşıyorlar. Sefahatten kaçınanlar bu zamanda ayakta kalmayı başaranlar olacaktır.
KORONA MESİH İLİŞKİSİ
Dabbe’den sonra gelen kıyamet alameti “Güneşin Batı’dan Doğması”dır. Derler ki güneş şahsen batıdan doğacak bir gün ya da güneş batıdan doğmayacak, İslam Güneşi batıdan doğacak…
Korona, Mesih, Trump, Bill Gates gibi karmaşık ilişkilerin detaylarını dinlemek için aşağıdaki Youtube linkini tıklayıp videoyu izleyebilirsiniz.